A
AKÇE (Akça): Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan 19. yüzyıla kadar kesilmesi (darpı ve basımı) sürdürülen gümüş sikke türü ve para birimi. II. Mahmut döneminde % 90 ayarında gümüşten kesilen akçelerin varlığı 1820 yılına kadar sürdü. Bundan sonra küçülerek, ele alınamaz duruma gelen, alınıp sayılması güçleşen akçelerin kesilmesine son verildi.
Akmonital: Madeni para basımında kullanılan paslanmaz çelik alaşımdır. Bu alaşımı oluşturan elementler; 17.5-19 % Cr + 1.15 % Si + 0.50 Mg + 0.14 % C + 0.03 % S + 0.03 % P + geriye kalanı Fe’dir. Bu alaşım 1939 yılından beri İtalya’da madeni para basımında kullanılmaktadır. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü de zaman zaman akmonitali madeni para basımında kullanmıştır.
Alaşım: Bir metale bir ya da birçok element (metal ya da ametal) katılarak elde edilen metalurji ürünüdür. Bu işlem, metalin bazı özelliklerini değiştirmeyi, hatta ona yeniş özellikler kazandırmayı amaçlar.
Altın: Parlak sarı, yoğun ve çok sünek, havadan, sudan etkilenmeyen ve ticari değeri çok yüksek metal. Kimyasal elemen olarak simgesi Au’dur ve Latince “aurum”un kısaltmasıdır. Mücevhercilikte ve altın para basımında kullanılan altın alaşımlarının ayarları ülkeden ülkeye değişmektedir. Türkiye’de iç piyasaya sürülen mücevherler 22, 18 ve 14 ayarlık altın alaşımlarından yapılır. Ayar, bir gram alaşımda bulunan altın miktarıyla belirlenir. 24 ayar altın; arı ya da saf altındır ve 1000 milyemdir (miligramdır). 22 ayarda gram başına 916 milyem (mg), 18 ayarda 750 milyem, 14 ayarda 583 milyem altın bulunur. Özellikle dışsatım amacıyla kullanılan 21 ayarda ise, 875 milyem altın bulunur. 18 ayarlık altın alaşımları gümüş ve bakır miktarlarına göre ayrımlı renkler alır: % 25 gümüş yeşil altını, % 12.5 gümüş ve % 12.5 bakır sarı altını, % 0.6 gümüş ve % 19 bakır pembe altını, % 25 bakır kırmızı altını oluşturur. Kuyumculuk neolitik çağda doğmuştur. Arkeologların Ur’da, Truva’da , Mykenai’de buldukları mücevher ve heykelcikler o çağa aittir. Altın o çağlardan günümüze kadar önemini yitirmeden gelmiş bir kıymetli madendir ve değer ölçüsü birimlerinden biridir..
Alüminyum: Kimyasal simgesi Al’dir ve demirden sonra en çok kullanılan beyaz, hafif metaldir. Alüminyumu ilk kez 1825 yılında Oersted arıtmış. 1827 yılında Alman Wöhler, bu metali elde etmek için potasyumla alüminyum klorürün tepkimeye girmesinden yararlanmış. Sanayi çapında üretimi, Saint-Claire Deville’in çalışmalarıyla 1854’te başladı. Elektroliz yoluyla üretimi ise 1886 yılında gerçekleştirildi. Birinci Dünya Savaşı yıllarında acil para ve jeton üretiminde kullanılmıştır. 1940’lardan itibaren para basımında yaygın olarak kullanılan bir metal olmuştur.
ANA: American Numismatic Association’ın kısaltmasıdır. ANA, eğitim amaçlı, kar amacı gütmeyen, yapısında değişik uluslardan çok sayıda para koleksiyonerini (nümismatı) toplayan, dünyanın en geniş ve etkin nümismatik örgütüdür ve merkezi Colorado Springs’tedir. ANA, 1891 yılında kurulmuştur ve ABD’nin değişik eyaletleri ile dünyanın değişik ülkelerinden 30.000’in üzerinde üyesi bulunmaktadır.
Ar: Latince gümüş anlamına gelen Argentum’un kısaltmasıdır. Gümüş elementinin kimyasal simgesi Ag’dir. Aynı zamanda Ar da gümüş elementinin simgesi olarak kullanılmaktadır. Tarih boyunca ve günümüzde madeni para üretiminde yaygın olarak kullanılan bir metaldir.
Arsata: Bir madeni paranın yüzünde yer alan ve bir yükselti oluşturan çerçevedir.
Ata Altını: Halk arasında Meskuk Cumhuriyet Altınına verilen addır. Aslında bu adla üretilen herhangi bir altın söz konu olmayıp, Meskuk Cumhuriyet Altınının yanlış kullanımının yaygınlaşması (galat-ı meşru) ile oluşmuş bir kavramdır. Bakınız Cumhuriyet Altını.
Au: Altın elementinin kimyasal simgesi olup, altının Latince Aurum sözcüğünün ilk iki harfinden gelmektedir.
Ayar: Arapça kökenli bir sözcük olup, kuyumculukta bir altın ya da gümüş alaşımındaki altın ya da gümüş oranını belirten birimdir. Darphanelerde ayar saptama kavramı kullanılmaktadır. Bu kavram; bıçakları kesecekleri madeni paranın yasal ağırlığa uygun olacak biçimde düzenleme işlemini ifade etmektedir. Yine darphane literatüründe ayar; bir değerli maden (altın, gümüş) alaşımında bulunan saf madenle alaşımın toplam ağırlığı arasındaki oranı ifade etmektedir. Örneğin; 22 ayar altında gram başına 916 milyem (mg) altın bulunur.
B
Bakır: Kimyasal simgesi Cu olan, kırmız-kahverengi görünümlü metaldir. Para üretiminde yaygın olarak 2500 yıldan bu yana kullanılan bir metaldir. Birçok ülkede 19. yüzyılın yarısına kadar saf bakır para üretiminde kullanılmıştır. Ancak, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren daha ucuz olması nedeniyle bakırla çeşitli elementlerin alaşımları tercih edilmeye ve kullanılmaya başlanmıştır. Bu alaşımların başlıcaları; bronz (bakır ve kalay), pirinç (bakır ve çinko), alüminyum-bronz (bakır ve alüminyum), kuprukrom (bakır ve krom), bakır-kurşun (bakır ve kurşun; ayrıca gerektiği taktirde kalay, nikel, antimon katkıları içeren alaşım), kupronikel (bakır ve nikel; ayrıca % 0.5-6 oranonda demir ve % 0.3-1 oranında manganez katılır), Bakır-mangan (% 70 bakır ve % 30 manganez içeren alaşım). Bakır altını sertleştirmekte kullanılan ve altına kırmızı rengi veren elementtir. Altın, gümüş ve bakır üçlüsü değişik oranlarda üretilen alaşımlar madeni hatıra para üretiminde kullanılmaktadır.
Baskı: Para kesmek anlamına da gelen baskı; oluşturulan çelik kalıpların bağlandığı presler yardımıyla altın, gümüş veya çeşitli alaşımlardan oluşan metal plakalar üzerine kalıplarda yer alan desen ve yazıların darp edilmesi işlemidir.
Berat: Resmi belge ya da ayrıcalık (imtiyaz) belgesi anlamına gelmekte olup, Arapça kökenli bir sözcüktür. Aynı zamanda, verilmiş ya da elde edilmiş bir hakkın veya bir malın, kıymetli bir maddenin güvencesini (garantisini) sağlamak ve kanıtlamak üzere resmi yetkili birim tarafından verilen belgedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ferman biçiminde verilirdi. Beratlar divanî yazıyla ve verilen kişinin konumu, rütbesi, işin önemi dikkate alınarak tumturaklı ya da sade bir üslupta yazılırdı. Berata bazı dönemlerde biti, berat-ı şerif, nişan, nişan-ı şerif, hüküm, misal de denildiğine; kimi zaman aynı belgenin bir yerinde “berat”, başka bir yerinde “nişan” teriminin kullanıldığına da rastlanır. Ayrıca, berat yerine “menşur” sözcüğünün kullanıldığı ya da ikisinin birlikte anıldığı da olurdu.Devlet Madalya ve Nişanları Yönetmeliği’nin 4/d maddesine göre berat; kişilere madalya ve nişan verildiğini belirten ve ilgili makamlarca düzenlenen belgeyi ifade etmektedir.
Beyaz Altın: Altın ve gümüş alaşımıdır. Buna uygulama Beyaz Altın, teknik alanda ise Elektrum adı verilmektedir. Önasya’nın altın kumlarından toplanan doğal altın ve gümüş alaşımıdır. Bu alaşımda gümüş oranı % 15-35 arasında değişir. Elektrum Antikçağda doğrudan para yapımında kullanılıyordu.
Bimetal: Genel anlamı farklı bir metal katmanıyla kaplanmış metaldir. Darphane literatüründe para yapımında iki metalin ya da alaşımın birlikte (yanyana) kullanılmasıdır. Bimetal bir parada altın ve gümüş alaşım şeklinde değil, ayrı ayrı birlikte kullanılır. Paranın bir bölümünün altından, diğer bölümünün gümüşten yapılması gibi.
Biofas: Darphanelerde para kalıplarının oluşturulması sırasında kullanılan bir tür akrilik grubundan bir maddedir. Soğuk akrilik olarak da bilinmektedir. Soğuk akrilik toz veya likit halinde bulunur. 250 cc likit akrilike 250 gr toz akrilik eklenir ve 3-4 dakika karıştırılır. Bu biçimde elde edilen soğuk akrilik lak (ayırıcı) sürülen negatif alçı model üzerine dökülür ve sertleşmesi için ortalama 20 dakika beklenir. Soğuk akrilik sertleştikten sonra alçı modelden ayrılır ve pozitif akrilik model elde edilir. Bu model, çelik para kalıplarının pantograf ya da engravür makinesinde yapılmasında kullanılır.
Bronz: Latince Brundisim sözcüğünden gelmektedir ve bakır, kalay ve çinkonun karışımından oluşan, kalıpla kolayca biçim verilen bir alaşımdır. Metalurjideki bronz türleri: Antimonlu bronz, fosforlu bronz, kurşunlu bronz, gözenekli bronz, sürtünme bronzu, top bronzu. Madeni para üretiminde antik çağdan bu yana kullanılan bir alaşımdır.
C
Cumhuriyet Altını: Devlet güvencesi altında sadece Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından basılabilen ve değişik boyut ve ağırlıkları olan 22 ayar altın paradır. Meskûk ve ziynet olmak üzere iki türü bulunmaktadır. Meskûk altına halk arasında Ata Altını da denilmektedir. Gerek Meskûk altının ve gerekse ziynet altınının ağırlığa göre beş türü bulunmaktadır. Cumhuriyet Altını (Meskûk) türleri: 500’lük 36.080 gr, 250’lik 18.040, tam 7.216 gr, yarım 3.608 gr, çeyrek 1.804 gr. Cumhuriyet Altını (Ziynet) türleri: 500’lük 35.080 gr, 250’lik 17.540 gr, tam 7.016 gr, yarım 3.580 gr ve çeyrek 1.754 gr.
Ç
Çinko: Havadan çok az etkilenen, parlatmaya elverişli, mavimsi beyaz elementtir ve kimyasal element simgesi Zn’dir. Çinkodan som ya da kaplama biçiminde hava korozyonuna karşı koruyucu olarak yararlanılır. Özgün niteliklerinden dolayı, çinko ağırlıklı alaşımların sanayide büyük bir önemi vardır; bu alaşımlardaki düzenli dağılım yüksek arılıkta çinko elde etme olanağından kaynaklanır. Bunlar ikili çinko (alüminyum)alaşımları ve üçlü çinko (alüminyum-bakır) alaşımlarıdır. Bu alaşımlar para basımında yaygın olarak kullanılan alaşımlardır. Çinko gerek kaplama ve parlatma malzemesi olarak, gerekse alaşım olarak para basımında önemli bir elementtir.
D
Darphane: Darphane sözcüğü; Arapça darb ve Farsça hane sözcüklerinin bileşiminden oluşan bir sözcüktür ve para basılan yer anlamına gelmektedir. Ortadoğu ve Anadolu’ya yerleşen Türklerin 9’uncu yüzyıldan itibaren kurdukları irili, ufaklı devlet ve beyliklerin muhtelif kasabalarında madeni para basılmış ve para basılan mahallelere öteden beri “Darphane” denilmişti. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşuna kadar belirli ve devamlı bir darphane yeri mevcut olmamıştır.Bu nedenle aynı şehirde devamlı semt olmak bakımından İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından Beyazıt Camii civarında tesis ettirilen Darphane, Türk Darphanesinin kuruluşuna başlangıç sayılmıştır. İlk kuruluşun kesin tarihini tesbit eden bir belge mevcut olmadığından Fatih’in burada kendi adına bastırdığı ilk Türk altının tarihi olan 1467 yılının da Türk Darphanesinin ilk kuruluş tarihi olarak nazara alınması mümkündür. Bu ilk kuruluş genişletilerek 1596 yılında Beyazıt’da Simkeşhane isimli hana taşınmış ve ilk muntazam şeklini almıştır.İstanbul’un fethinden sonra hızla genişleyen İmparatorluğun para ihtiyacını karşılamak için mevcutlara ek olarak çeşitli mahallelerde geçici mahiyette yeni darphaneler kurulmuştur. Sayısı 40’ı bulan bu darphanelerin başlıcalarının faaliyette bulunduğu yerler; Bursa, Edirne, Amasya, Erzurum, Konya, İzmir, Serez, Sofya, Şam, Bağdat, Tiflis, Mısır, Tunus ve Cezayir’dir. Ancak İstanbul’daki devletin ana darphanesi olma özelliği devam etmiş ve 1843 yılında diğer darphanelerin faaliyetine son verilerek bu tarihten sonra yalnız İstanbul’daki darphanede para basılmıştır. Cumhuriyet’ten sonra İngiltere’den yeni makineler getirilerek modernleştirilen Darphane, 1967 yılında Yıldız-Beşiktaş’taki binasına taşındı. Son yıllarda yapılan büyük yatırımlarla T.C. Darphanesi dünyanın en gelişmiş darphaneleri arasına girmiştir. Günümüzde başlıca görevleri; ilgili yasalar uyarınca, madeni paraları, hatıra paralarını ve Cumhuriyet altınlarını basmak, resmi mühürleri ve soğuk damgaları üretmek, damga pullarını, harç pullarını, pasaportları, nüfus cüzdanlarını, uluslar arası aile cüzdanını, çeşitli değerli kağıtları basmak; kıymetli maden ve taşlardan yapılan ürünlerin ithalat ve ihracatını düzenlemek ve analizini yapmaktır.tır.
Değerli Maden: Platin, altın, gümüşe değerli maden veya kıymetli maden denilmektedir.
Demir: Dövülerek yassılaştırılabilen ve tel halinde çekilebilen, dayanıklı, manyetik, gri beyaz metal; özellikle çelik, alaşım ve dökme demir biçiminde sanayideki kullanımı bakımından çok önemlidir. Kimyasal element simgesi Fe’dir. Demir alaşımları ve çelik para basımında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Döküm: Bir maddeyi kalıba dökmek işi, bu işi yapma yöntemi. Metalurjide en basit döküm yöntemi, sıvı metali doğrudan kalıp ya da külçe kalıba dökmektir. Buna üstten döküm denir. Alttan döküm, vakkumla döküm gibi döküm yöntemleri de mevcuttur. Döküm, kalıp çeşidine göre iki ana türe ayrılır: Kum döküm, özel döküm kumundan yapılmış bir kalıpta gerçekleştirilir; kokil döküm, metalden yapılan kokil kalıpta ya da külçe kalıbında uygulanır. Değişen teknolojinin de katkısı ile döküm yöntemleri artmıştır. Kuyumculukta bir örneğin ya da parçanın çoğaltılma işlemine de döküm adı verilmektedir.
E
Elektroliz: Bir elektrik akımı ile oluşan kimyasal bozunma işlemine verilen addır. Eşanlamlısı elektrolizle ayrıştırmadır. Metalurjide elektrolizle arıtma, arı olmayan metal anodun elektrolizle çözünerek arı metalin katotta toplanmasını sağlayan arılaştırma yöntemidir. Elektrolizle kaplama, bozulabilir bir metal üzerine elektrolizle bozulmaz bir metal katmanı çökelterek onu korozyona karşı koruma işlemidir. Elektrolizin sanayide çok değişik uygulamaları vardır. Kimi metallerin (bakır, çinko vb.) elektrolitik olarak arılaştırılması, renk giderici klor ve klorürlerin elde edilmesi, deniz tuzunu elektrikle ayrıştırarak sodyum hidroksit üretimi, hidrojen ve oksijen elde edilmesi, alüminyum üretimi, galvanoplasti, altın ve nikel kaplama bunların bazılarıdır.
Elektrum: Bakınız; Beyaz altın.
Etial: % 97 alüminyum ve % 3 diğer metallerden oluşan bir alaşım olup, madeni para basımında kullanılmaktadır.
G
Gravür: Ağaç, metal veya taş bir yüzeye ayrı katlar halinde değişik renkli boyalar sürüldükten sonra, üstteki katları yer yer kazıyarak alttaki renklerden yararlanma tekniğine verilen addır. Kazıma resim anlamına da gelmektedir. Gravür tekniğinin esası gerek asit yoluyla, gerekse çeşitli çelik uçlarla bakır, çinko ya da alüminyum plakalar üzerine çizgi ya da lekeleri nakletmektir. Gravür tekniğinin özelliği, plaka üzerinde işlenen şeklin kağıt üzerine aktarılmasıdır. Bu iş ancak bir pres yardımıyla yapılabilir. Gravür presi, iki merdane arasında gidip gelen bir demir plakadan ibarettir. Gravür baskıları için kağıtların ayrı özellikleri vardır. Bunların hazırlanması bir el işidir ve bunlara elle prese edilmiş kağıtlar denir. Geleneksel gravür sanatı, desenle olan bağlantısı ve teknik gereklilikler uyarınca çizgisel ifade, kurgu ve biçim anlayışına dayalıdır. Bu sanatın temel işlemleri; oyma, kesme ve kazıma yöntemleri; ağaç ve taş şekillendirme; metal oyma ve süslemedir. Bakınız; engravür).
Gümüş: Son derece sünek, parlak, paslanmaz, değerli, beyaz ve kimyasal simgesi Ag ve Ar olan element. Gümüş tüm metallerin en beyazıdır; tam parlatıldığında kusursuz bir yansıtıcı yüzey elde edilir ve bu nedenle optik aynalarda kullanılır. Gümüş, altından sonra kolayca yassılaştırılabilen en sünek metaldir. Gümüş alaşımları, arı gümüşün tersine, kullanım alanı çok yaygındır; çünkü alaşım metalleri katkısı, gümüşün temel niteliklerini yitirmesine yol açmadan özellikle düşük olan sertliğini artırır. Gümüş-bakır alaşımları para, madalya yapımında ve kuyumculukta kullanılır. Gümüş ayarları binde olarak ifade edilir. Örneğin binde 900’lük bir alaşım % 90 gümüş, % 10 bakır içerir. Kuyumculukta kimi Avrupa ülkelerinde uyulması gereken ayar, binde 950 (1. ayar) ile binde 800 (2. ayar) arasında değişir. Ancak, sofra takımları ile bazı madalyaların yapımında zaman zaman binde 750’ye kadar inilir. Bakır oranı % 50’yi geçmediği sürece bu alaşımların tümü beyazdır.
H
Hadde: İki merdane arasından metallerin geçirilip inceltilmesi işlemine verilen addır. Soğuk ve sıcak hadde olmak üzere iki tür haddeleme yöntemi vardır. Soğuk haddede, merdaneler ve metaller soğuktur. Çok sert olmayan metallerin inceltilmesinde kullanılır. Sıcak Haddede, merdane sıcak, metaller soğuktur.
Has: En iyi cinsten, katışıksız, saf anlamlarına gelen Arapça kökenli bir sözcüktür. Saf altın denildiğinde, 24 ayar altın anlamına gelmektedir.
Hatıra Parası: Bir önemli olay, yıldönümü veya kişi anısına basılan paradır. Antikçağ’dan beri basılan hatıra paraların madalyalarla ayrımını yapmak ancak 19. yüzyıldan sonra kolaylaşmıştır. Günümüzde üzerinde yazılı itibari (nominal) ve gerçek değeri farklı olan hatıra paralar devlet darphanelerinden isteyen herkes tarafından satın alınabilirse de, piyasada dolaşıma sürülmemektedir. Cumhuriyet döneminin ilk hatıra parası 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin gümüş on lirasıdır. Bunu Darphane tarafından çıkarılan diğer hatıra paraları izlemiştir.
I
Isıl İşlem: Metalin belirli bir sıcaklık altında su, hava ve yağ ortamında sertleştirilmesi veya yumuşatılması (stresinin alınması) işlemine denir.
K
Kalıp: Metalurji literatüründe cisimlerin döküm yoluyla üretilmesinde içine erimiş metal dökülen kum, toprak ya da metal aygıta verilen addır. Madeni para ve altın basımında üzerine rölyef veya yazı oyulmuş olan ve üzerine oyulmuş bu şekli ya da yazıyı para puluna basmakta kullanılan çelikten üretilmiş aygıttır. Darphanede madeni para basımında baskı kalıbı ve doğrama kalıbı olmak üzere iki tür kalıp kullanılmaktadır. Baskı kalıbı; üzerinde desen (rölyef) bulunan çelikten imal edilmiş, basıldığı maddenin üzerine kendi desenini aktaran çelik parçadır. Doğrama kalıbı; belirli bir şekle sahip olan, bir kuvvet altında madenlerden kendi şeklinde parçaların doğranmasını sağlayan çelik parçalardır.
Kalp Para: Arapça kökenli bir sözcük olup, aslı taklit edilerek yapılmış hileli para için kullanılır.
Karat: Altın, gümüş, platin gibi kıymetli madenlerin ve elmas, pırlanta gibi kıymetli taşların ağırlığını ve ölçüsünü belirlemede kullanılan bir ölçü birimidir.
Kenar: Madeni paranın yan kalınlığının çevre boyunca oluşturduğu yüzey. Mekanik darp işleminde kenar çok düzgündür, çoğu kez oyuk ya da kabartma bir yazı taşır.
Kupro Nikel: % 70 bakır ve % 30 nikelden oluşan alaşıma verilen addır. Kopro-nikel madeni para basımında kullanılan bir alaşım türüdür.
Kupelasyon: Altın ve gümüş gibi kıymetli metallerin yüksek sıcaklıkta okside olmaması esasına dayanan bir analiz yöntemidir. 1100 0C civarında bir miktar kurşun ile birlikte kupelde eritilen altın içeren alaşımdaki diğer tüm metaller havanın Oksijen (O2) ile birleşerek oksitler oluşturur ve kupel tarafından emilir. Altın ve gümüş kupelin dibinde boncuk şeklinde kalır. Bu da, nitrik asit (HNO3) ile gümüşten ayrılır. Bu işlem sonunda geriye saf altın kalır.
M
Madalya: Bir kimseye başarılarından dolayı ya da bir olayın anısına verilen, üzerinde bir resim, kabartmalı bir yazı taşıyan ve genellikle yuvarlak metal parçasına verilen addır ve Latince kökenlidir. Madalya, takas değeri olmayan ve önemli bir olayı anma amacını taşıyan, önyüzü bir tasvir, arkayüzü alegorik bir sahne ile bezeli bir nesnedir. Ortaçağ’da İslam ülkelerinde ilk madalyalar Abbasiler döneminde bastırıldı. Halife Muktedir’in bulunduğu bir örnek Berlin Müzesi’nde sergilenmektedir. Anadolu Selçukluları döneminde II. Keyhüsrev’in Konya’da bastırdığı (1245) Atiye dinarları 41 mm çapında, 134,25 g ağırlığındaydı. Gerçek anlamda madalya, Avrupa’da 14. yüzyılın sonuda ortaya çıktı. Bunların en eski örneğinin, Padova’nın yeniden ele geçirilişini kutlamak için Carrara senyörü Francesco Novello II’nin 1390’da bastırdığı madalya olduğu sanılmaktadır. Osmanlılarda ilk madalya altından bastırılan Ferahi’dir (1730). Bunu diğer madalyalar izlemiştir. Türkiye’de bugün için madalyalar, 24.10.1983 tarih ve 2933 sayılı Madalya ve Nişanlar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılmış olan Devlet Madalya ve Nişanları Yönetmeliği’ne göre verilmektedir. Söz konusu Yönetmeliğin 4’üncü maddesinde yapılan tanıma göre madalya; yurtiçinde veya dışında, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasında, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunmasında, Devletin yücelmesinde ve milli menfaatlere katkıda, hizmet ve vazifede, üstün feragat, fedakarlık, başarı ve yararlılık gösteren kişilere verilen muhtelif cins ve değerde sembolü ifade eder. 2933 Sayılı Kanun’un 2’nci maddesine göre dört tür madalya vardır. Bunlar; Devlet Şeref Madalyası, Devlet Övünç Madalyası, devlet Üstün Hizmet Madalyası ve Devlet Savaş Madalyası’dır.
Manganez: Demirle yakın benzerlik gösteren, daha çok alaşım halinde kullanılan, geçiş metalleri grubundan, kimyasal simgesi Mn olan element. Bakır-mangan alaşımları madeni para basımında kullanılır. Manganez, alüminyum elde edilmesinde kullanılan bir elementtir. Alüminyum da yine madeni para basımında ya doğrudan ya da alaşım olarak yaygın kullanılan bir metaldir.
Master Kalıp: Ana kalıp. (Bakınız; kalıp)
Meskûk: Arapça sikke sözcüğünden kaynağını alan meskûk, damgalanmış, akçe haline getirilmiş anlamına gelmektedir. Meskûkât; madeni paralar, sikkeler analıma gelmektedir. Uygulamada Darphane tarafından basılan Cumhuriyet altınları meskûk ve ziynet olmak üzere iki türe ayrılmaktadır. Meskûk Cumhuriyet altını, ülkemizde bir tasarruf aracıdır.
Mg: Magnezyumun elementinin kimyasal simgesidir. Magnezyum, 1808’de önce Davy, daha sonra da 1829’da Bussy tarafından katışkılı olarak elde edildi. Magnezyum, gümüş beyazlığında, yassılaşabilen bir katıdır; ama tokluğunun zayıf olması nedeniyle pek fazla sünek değildir. Kuru havadan etkilenememesine karşın, nemli havada yükseltgenir. Yoğunluğu 2’den düşük olan magnezyum ağırlıklı alaşımların, ağırlık azaltımının büyük önem taşıdığı sanayilerde (havacılık, uzay havacılığı, taşımacılık, taşınabilir takımlar, madeni para vb) yaygın bir kullanımı vardır.
Milyem: Fransızca kökenli bir sözcük olup, ağırlık ölçüsü olarak kullanılmaktadır ve gramın binde biri anlamına gelmektedir. Bir altın ya da gümüş alaşımında bulunan saf, değerli maden miktarını ölçmekte kullanılır. Örneğin; % 99.5 saf altın 995 milyem, 24 karattır.
Mine: Farsça kökenli bir sözcüktür. Seramik, cam ve metal gibi maddeleri korumak, renklendirmek ya da bunlara parlaklık kazandırmak için kaplama olarak kullanılan camsı, saydam ya da saydam olmayan maddedir. Eşanlamlısı emaydır. Metaller üzerinde kullanılan mine; genellikle kum, minimum, potas, sudkostik ve renklendirici metal oksitlerin karışımından oluşur. Yüzeye toz ya da hamur olarak uygulanır ve bir fırın içinde eritilerek yapışması sağlanır. Mine süsleme, özellikle altın, gümüş ve saf bakır üzerine uygulanır. Bu bezeme biçiminde renk tonları ısı derecesi ve fırınlama süresi ile ayarlanır.
Mühür: Arapça mühr kökünden gelmektedir. Üzerinde, mürekkeplendikten sonra basılacak olan kabartma bir işaret ya da bir yazı bulunan metal ya da kauçuk araca verilen addır. Bir sap ucuna, bir yüzüğe vb. takılıp, balmumu üzerine armalar, ad ve soyadın ilk harflerini basmaya yarayan, oyuk ya da kabartmalı olarak işlenmiş araçlara da mühür denilmektedir. Mezopotamya uygarlığında mühür, Halef ve el-Ubeyd dönemlerinde görülmeye başlandı. Anadolu’nun geleneksel mühür formu damga mühürlerdir ve bunlar Yenitaş döneminde görülmeye başlar. Mezopotamya’ya özgü silindir mühürler Anadolu’da İ.Ö. II. Binyıl başlarında kullanılmaya başladı. Fenikeliler, damga mühürlerle silindir mühürlerle bir arada kullandılar. Bu mühürler şekil ve bezeme olarak Mısır’dan esinlenmiştir. Antikçağ’da da Yunanistan’da mühür kullanılmıştır. Ortaçağ’da mühür genellikle üzerine harfler ya da armalar işlenmiş, sapkı ya da halkalı metal bir levhadır; parmakta taşınan ya da zincire asılan mühürler de vardır. Osmanlıda padişahların her birinin, kendisiyle babasının adlarını taşıyan, bir tanesi zümrüt ve öteki ucu altın olan yüzük biçiminde tuğralı 4 mührü vardı. Her padişahla birlikte tuğralı mühür de değişir, ilk işi adına mühür kazdırmak olan yeni padişahın mühürleri gerekenlere verilirken, kendisinden önceki hükümdarın mühürleri de geri alınarak saray hazinesine konurdu. Dört mühürden biri kare, diğer üçü oval biçimdeydi. Dört köşeli olan ve öteki üçüne göre daha küçük olan mühür padişahın özel mührüydü.
N
Nikel: Kırıldığında lifsi bir görünüm sergileyen, demirle benzer özellikler gösteren geçiş metalleri grubundan parlak beyaz metaldir ve kimyasal simgesi Ni’dir. Bakır ve nikel (% 30 dek) düşük nicelikte kimi metallerin (krom, kalay vb.) katılımıyla, korozyona karşı iyi bir direnç gösteren, dövülerek yassılaştırılabilen, ısıl iletkenliği yüksek alaşımlar verir; bu alaşımlardan yoğuşturu borularının yapımında ve madeni para basımında yararlanılır. Madeni para basımında yaygın olarak yararlanılan nikel alaşımın adı kupronikeldir.
Nişan: Ülkemizde nişanlar 24.10.1983 tarih ve 2933 Sayılı Madalya ve Nişanlar Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan Devlet Madalya ve Nişanları Yönetmeliği’ne göre verilmekte ve kullanılmaktadır. Anılan Yönetmeliğin 4/b maddesine göre nişan; Türkiye Cumhuriyeti ile mensup olduğu Devlet arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesini, milletlerin birbirine yakınlaşmalarını, ilim ve sanatta, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslar arası alanda tanıtılmasını ve yüceltilmesini sağlayan yabancı kişilere verilen bir sembolü ifade eder. 2933 Sayılı Kanunun 3’üncü maddesi uyarınca üç tür nişan söz konusudur. Bunlar; Devlet Nişanı, Cumhuriyet Nişanı ve Liyakat Nişanı’dır.
Nominal Değer: Bir paranın ya da bir ticari senedin üzerinde yazılı bulunan ve çoğu zaman ona verilen değerden farklı olan değerdir.
Nümismatik: Para anlamına gelen Latince nümisma sözcüğünden gelmektedir. Para, madalya ve jetonların betimlenmesi ve tarihiyle uğraşan bilimdir. İlk antik para koleksiyonları, Rönesans döneminde, Roma ve Yunan tarihindeki ünlü kişilerin portrelerini araştıran hümanistler tarafından oluşturuldu. Bu koleksiyonlara zamanla eski siteler tarafından bastırılan, yorumlanması daha güç paralar da katılmaya başladı. Daha sonraları, Yeniçağ para ve madalyaları da toplandı. Tüm bu nesnelerin anlaşılması ve sınıflandırılması, nümismatik biliminin temelini oluşturur. G. Budé’nin De asse (1514) adlı yapıtından bu yana, paraları her yanıyla ele alan birçok inceleme yayımlanmıştır.
O
Okside: Metal yüzeylere uygulanan ve oksitlerden oluşan örtüye ya da kaplamaya okside denilmektedir. Darphanelerde hatıra para ve madalyonlarda daha estetik görünüm elde etmek amacıyla kullanılır. Altın, gümüş, bronz, prinç metalleri üzerine uygulanır. Okside yapılacak yüzey önce mekanik olarak deformasyona tabi tutulur. Deforme edilen yüzey, her metal için farklı kimyasallarla işleme sokularak istenilen renge getirilir.
P
Pantograf: Fransızca kökenli bir sözcüktür. Belirli bir desenin ya da yazının farklı ölçekte röprodüksiyonu yapmayı sağlayan aygıttır. Bir yoklayıcının kumandasında, örneğin kalıp ve dişikalıp yapımı için, düzlemsel ya da çarpık yüzeyleri işleyen oyma tezgahına verilen addır. Pantograf teknik resim ve sanat alanı uygulamaları yönünden 16. yüzyıl sonuna ya da 17. yüzyıl başına doğru bulundu ve çeşitli biçimlerde geliştirildi. Pantografı oluşturan organlar, yalnız düzlemsel çizimleri değil, hacimleri de çoğaltabilecek biçimlerde bir araya getirildi. Pantograf, maden para, madalya ve soğuk damga üretiminde çelik kalıpların oluşturulmasında önemli bir aşamayı oluşturur.
Plasterin: Bileşimine kolofan ve terebentinin yanı sıra sıvı yağ katılan, ayrıca boya maddeleri ile renklendirilen ham mumdan hazırlanmış model çıkarma maddesi. Madeni para, madalya ve soğuk damga üretiminde çelik kalıpların oluşturulmasında kullanılan önemli maddelerden biridir.
Platin: Elementlerin dönemli sınıflandırılmasında VIII. Grupta yer alan değerli metal; altın ve elmasla birlikte yaşlı kayaçların artıklarında bulunur ve kimyasal simgesi Pt’dir. Platin oldukça yumuşak, dövülerek yassılaştırılabilen, sünek, kopma dayanımı yüksek, beyaz-gri bir katıdır. Değerli madenlerin (Platin, altın, gümüş) en özelidir.
Proof: Kalıpların rölyef ya da yazı kısımlarının özel tekniklerle matlaştırılıp parlatılarak, yüzeyi ayna parlaklığına getirilen para pullarına yapılan baskıdır.
R
Rölyef: Rölyef kabartma (relief) anlamına gelmektedir. Taş, metal, kil, ahşap ya da alçı yüzeyi üzerine bazı kesimleri oyuk, bası kesimleri ise kabartılı bırakılmak suretiyle belirtiler oluşturma yöntemiyle yapılan sanat yapıtıdır. Alçak kabarta ve yüksek kabarta diye biline iki türü vardır. Bir başka tanımlamaya göre ise, tek boyutlu heykeldir.
S
Seri: Fransızca kökenli bir sözcük olup, belli bir kurala, bir ölçüte göre birbiri ardından gelen şeylerin oluşturduğu bütüne verilen addır. Eşanlamlısı dizidir. Nümismatikte, aynı ad altında çıkarılan paraların değişik değerlerinden oluşan takıma ya da diziye verilen addır. Pulculukta ise, aynı ad altında çıkarılan pulların değişik değerlerinden oluşan takım ya da dizidir.
Set: Birbiriyle uyumlu, birbirini tamamlayan ögeler dizisine verilen addır. Yaklaşık eşanlamlısı takımdır. Kuyumculukta birlikte takılmak üzere hazırlanmış, birbirine uygun düşen mücevher grubu. Nümismatikte ise, belirli bir konuyu ya da dönemi kapsayan paralardan oluşan gruba verilen addır. Örneğin; 2001 yılı para seti gibi.
Sikke: Arapça kökenli bir sözcük olup, eskiden madeni paralara verilen addır. Madeni paralara vurulan simgeler için de bu kavram kullanılmıştır. Sikkeler, resmi yetkenin (otoritenin) saptadığı betim, simge ve yazıları içeren bir kalıpla, belirli ayar ve ağırlıklara göre bastırılır. Osmanlılarda ilk altın sikke II. Mehmet (Fatih) döneminde kestirilmiştir (1477) ve akçenin değerinin düşürülmesine ilişkin ilk devalüasyon da aynı dönemde yasalaşmıştır. 19. yüzyıldan sonra sikkelerin kullanımı azalırken, kağıt paralar yaygınlık kazandı. Buna koşut olarak metal paralar için sikke adının kullanımı da ortadan kalktı.
Soğuk Damga: Delme, kabartının iz bırakması yoluyla ya da mürekkepsiz bir yöntemle numaralamaya ya da damgalamaya verilen addır. Damgalar; soğuk, sıcak ve mürekkepli olmak üzere üç türdür.
T
Tav: Farsça kökenli bir sözcüktür. İşlenecek bir nesnede bulunması gereken en uygun ısı, nem derecesine verilen addır. Madeni para basımında baskıdan önce para pullarının baskıya en uygun koşullara sahip olması için yapılan işlem.
Tedavül Parası: Sürüm ya da dolaşım amaçlı olarak üretilmiş olan para. Tedavülde olmak; geçerli olmak, sürümde bulunmak anlamına gelir. Tedavülden kalkmak; paranın tedavülden kalkması, o paranın alış-veriş aracı olarak ya da değişim aracı olarak geçerliliğinin kalmaması anlamındadır. Tedavüle çıkarmak; parayı piyasaya çıkarmak, dolaşıma ya da sürüme sunmak veya vermek anlamındadır.
Tırtıl: Madeni paraların kenarlarına girinti ve çıkıntı şeklinde oluşturulan kertiklere verilen addır. Güvenlik ve estetik amaçlı olarak kullanılmaktadır. Antikçağ’dan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Başlangıçta metalin kalitesini anlamak için metal para kenarına atılan kertikti. Suriye, Makedonya ve Kartaca’da da bu yönteme başvurulmuştur. Roma’da tırtıllama sadece gümüş parada uygulandı.
Tolerans: Fransızca kökenli bir sözcük olup, gerçek ağırlık ve ayarlarla, yasal ağırlık ve ayarlar arasında, kabul edilebilecek fazla ya da eksik en yüksek farka verilen addır.
Tombak: Fransızca kökenli bir sözcüktür. Bileşiminde % 80-83 bakır, % 17-20 çinko bulunan, mücevhercilikte genellikle şerit ya da tel biçiminde kullanılan prinçtir. Osmanlı döneminde tombak, altın yaldızla kaplanarak çok çeşitli eşya yapımında kullanılmıştır.
Tura: Yazı’nın karşıtı olup, madeni paranın resimli yüzüne verilen addır. Bu yüzde resmi yetke tarafından belirlenen desen, portre ve çeşitli şekiller yer alır. Ülke madeni paralarının tuta bölümünde genellikle o ülke kahramanlarının portreleri yer alır. Kimi zamanda resmi yetke tarafından belirlenen ve belirli bir olayı, etkinliği ya da eylemi simgeleyen kompozisyon, rölyef ya da şekil yer alır.
Y
Yazı: Tura’nın karşıtı olup, madeni paranın yazılı yüzüne verilen addır. Madeni paranın bu yüzünde genellikle para kupürünün miktarı, devlet adı, paranın tedavüle çıkarıldığı yıl ve ülkeden ülkeye değişen çeşitli desen ve şekiller yer alır.
Z
Ziynet: Arapça kökenli bir sözcük olup, süs ve bezek anlamına gelmektedir. Takı amaçlı kullanılan altına verilen genel addır. Darphane tarafından çıkarılan Cumhuriyet ziynet altınları, genel olarak takı amaçlı olarak alınan ve ülkemiz toplumsal yapısında da evli kadının güvencesi olarak görülen altınlardır.